Antidepresan ilaçlar depresyonun ilk seçenek tedavilerinden birini oluştururlar. Bu ilaçlar depresyon dışında özellikle anksiyete bozuklukları olmak üzere diğer ruhsal bozuklukların tedavisinde de yüksek etkinlikle kullanılmaktadırlar. İstenen olumlu etkilerin ortaya çıkması için, ilacın en az 3-4 hafta doktorunuzun önerdiği şekilde günlük olarak aksatmadan kullanılması gereklidir. Bazı bozukluklarda bu süre daha da uzun olabilir.
Tedavi süresi genel olarak en az 6 ay olsa da bazı durumlarda, kullanımı çok güvenli olan bu ilaçlarla tedavinin daha uzun süre devam ettirilmesi gereklidir. Tedavinin süresi ile ilgili karar verilirken doktorunuzun önerilerine uymanız gereklidir.
Antipsikotikler şizofreni de dahil olmak üzere psikotik bozukluklar, mani, depresyon, deliryum ve şiddetli bunaltının eşlik ettiği ruhsal bozuklarda kullanılırlar. Ayrıca dürtü kontrolünün sağlanmasının istenildiği durumlarda da tercih edilirler.
Tedavi süresi pek çok etmene bağlıdır. Bazı bozukluklarda bu süre birkaç hafta ile sınırlı iken şizofreni gibi rahatsızlıklarda bu süre çok daha uzundur. Tedavinin süresi ile ilgili karar verilirken doktorunuzun önerilerine uymanız gereklidir.
Bipolar bozukluğun tedavisinde değerlendirme anındaki belirtilere yönelik tedavinin yanında, tekrar mani veya depresyon dönemi gelişmesini önlemeye yönelik tedavi yaklaşımları önemlidir.
Aşağıdaki etmenler değerlendirilerek doktorunuz tarafından tedavinizin nasıl yürütüleceğine karar verilir:
• Yaşınız, genel tıbbi durumunuz, geçmiş tıbbi öykünüz
• Hastalığın belirtilerin yaygınlığı ve şiddeti
• Tedavilere uygunluğunuz ve toleransınız
• Tedavi ile ilgili beklentileriniz
Tedavi aşağıdakilerden bir tanesini veya bunların kombinasyonlarını içerir
• Duygudurum düzenleyici ilaçlar
• Antipsikotik ilaçlar
• Antidepresan ilaçlar
• Elektrokonvulzif tedavi (EKT)
Bipolar bozukluk dönemsel olarak ortaya çıkan taşkınlık, yükselmiş duygudurum, artmış enerji, aşırı özgüven, uyku veya dinlenme ihtiyacında ileri derecede azalma, artmış hareketlilik, zevk verici aktivitelerle aşırı uğraş, artmış konuşma miktarı, düşüncelerde hızlanma ile karakterize manik dönemler ve depresyon dönemleri ile karakterize bir bozukluktur.
Aşağıdaki etmenler değerlendirilerek doktorunuz tarafından tedavinizin nasıl yürütüleceğine karar verilir:
• Yaşınız, genel tıbbi durumunuz, geçmiş tıbbi öykünüz
• Hastalığın belirtilerin yaygınlığı ve şiddeti
• Tedavilere uygunluğunuz ve toleransınız
• Tedavi ile ilgili beklentileriniz
Tedavi aşağıdakilerden bir tanesini veya bunların kombinasyonlarını içerir
• Antidepresan ilaçlar
• Antipsikotik ilaçlar
• Duygudurum düzenleyici ilaçlar
• Elektrokonvulzif tedavi (EKT)
• Tekrarlayıcı transkraniyal manyetik stimülasyon
• Psikoterapi
Günlük hayatta gözlenebilen üzüntünün ötesinde çökkünlük, günlük aktivitelere karşı ilginin kaybı ve aktivitelerden zevk alamama ile karakterize bir ruhsal bozukluktur. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla yaklaşık iki kat daha fazladır.
Aşağıdakiler depresyonun en sık karşılaşılan belirtileridir. Her birey bu belirtileri farklı düzeyde yaşayabilir.
• Süreğen üzüntülü ve/veya bunaltılı duygudurum
• Daha önceden zevk alınan aktivitelere isteğin kaybı
• Aşırı Ağlama
• Artmış huzursuzluk
• Dikkati toplamada güçlük, karar vermede zorluk
• Azalmış enerji
• Ölüm veya intihar düşünceleri, intihar girişimleri
• Artmış suçluluk, ümitsizlik düşünceleri
• Azalmış veya artmış iştah
• Vücut ağırlığı değişiklikleri
• Uyku bozukluğu
Diğer hastalıklarda olduğu gibi depresyon da farklı tiplerde ortaya çıkabilir. Aşağıdakiler depresyonun en sık rastlanan tipleridirler:
-
• Majör Depresyon: Bireyin çalışmasını, uykusunu, yemek yemesini ve daha önceden zevk alınan aktivitelere katılımını bozan depresif belirtilerin bir kombinasyonu şeklinde ortaya çıkar. Çeşitli alanlarda işlevi bozan depresyon dönemleri yaşamboyu bir veya daha fazla sayıda ortaya çıkabilir.
-
• Distimi: Bireyin kendini iyi hissetmesini ve tam düzeyde işlev göstermesini engelleyen, uzun dönemli, kronik olarak çökkün duygudurum ile karakterize, majör depresyondaki kadar yaygın ve şiddetli olmasa da diğer belirtilerin de eşlik edebildiği bir bozukluktur.
-
• Bipolar bozukluğun depresyon dönemleri: Kronik ve tekrar edici nitelikte tekrar eden hipomanik, manik dönemlere eşlik eden depresyon dönemleridir.
Uygulamadan önce hastanın ayrıntılı tıbbi değerlendirilmesi gerekir. Bu öykü, ayrıntılı fizik muayene ve gerekli olan tetkikleri içeren bir değerlendirmedir. Tedaviler haftada iki veya nadiren 3 gün, uygulanır. Her uygulamadan önceki gece yarısından sonra hastanın bir şey yiyip içmemesi gerekir. Hastanın tedavi uygulanacağı sabah sigara içmekten de kaçınması önerilir.
Hasta EKT odasına geldiğinde damar yolu açılır. Kalp monitörü için gerekli elektrotlar göğse yerleştirilir. Beyin aktivitesini takip etmek üzere elektrotlar ve tedavide elektrik akımı uygulanmasında kullanılacak olan elektrotlar bir kemer yardımıyla alına yerleştirilirler. Kan basıncı takibi için bir kola manşon yerleştirilir. Her şey yerleştirilip bağlantısı kurulduğunda, damar yolundan kısa etkili anestetik madde (pentotal, etomidat gibi) verilir, bu işlem birkaç dakika içinde hastanın uyumasını sağlar. Hasta uyuduğunda kas gevşetici ilaç enjekte edilir (süksinilkolin), bu işlem sınırlı bir bölge dışında nöbet sırasında kas kasılmasını engeller. Hasta tam anlamıyla uyuduğunda ve kas gevşemesi sağlandığında tedavi uygulanır. Kafa derisi üzerindeki elektrotlara kısa süreli elektrik akımı verilir. Bu işlem beyinin uyarılmasına ve yaklaşık bir dakika süren bir nöbetin tetiklenmesine neden olur. İşlem boyunca hastaya maske aracılığıyla oksijen verilir. İşlem sona erince hasta eğitimli ekip elemanlarınca izlenmek üzere ayılma bölmesine alınır. Genellikle 30 dakika içinde hasta ayılma bölmesinden ayrılabilir.
EKT ile ilişkili ölüm ve ağır tıbbi komplikasyon ihtimali psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan çok sayıda ilaçtan daha azdır. Bu yüksek güvenilirlik nedeniyle tıbbi durumu ağır hastalarda EKT önerilir. Modern anestezi uygulamaları sayesinde çıkık, kırık ve dişlerle ilgili sorunlar son derece nadirdir.
Elektrokonvülsif tedavi (EKT ya da şok tedavisi), belirli ruhsal bozuklukların tıbbi tedavisinde güvenli ve en etkili yöntemdir. Bu tedavide anestezi ile uyutulan hastada düşük miktarda elektrik ile beyinde nöbet aktivitesi oluşturulur.
EKT birçok ruhsal yakınmanın etkin bir şekilde ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. EKT sonrası hastalık tekrarının engellenmesi için birçok hastada ilaç ya da EKT ile tedaviye devam edilmesi gerekir. Eğer hastalık yinelemesini engellemek için kullanılıyorsa, EKT ayaktan hastalara haftada bir ile ayda bir arasında bir sıklıkla uygulanır.
Tedaviden uyanma sırasında hastalar kısa süreli bir zihin bulanıklığı yaşarlar. Bu kısmen anesteziye, kısmen de tedaviye bağlıdır. Sıklıkla bu şaşkınlık hali bir saat içinde tamamen sona erer. Bazı hastalarda tedavi sonrası baş ağrısı olur, sıklıkla bu ağrı aspirin gibi ağrı kesicilerle ortadan kalkar. Bulantı gibi diğer yan etkiler en fazla birkaç saat sürerler ve nispeten daha seyrektirler. Kalp hastalığı olanlarda, kalple ilgili sorunlar ortaya çıkabilir. Kalp atımlarının monitör ile takibi ve gerekliyse ek ilaç kullanımı gibi diğer tedbirler güvenli bir uygulama imkânı sağlar.
EKT yan etkileri arasında en çok görülen hafıza sorunlarıdır. Yeni şeylerin öğrenilmesi ve yakın geçmişte yaşananların hatırlanmasında zorluklar olabilir. Hafıza sorunları 6 aya kadar sürebilir.
EKT birçok ülkede 60 yıldan uzun zamandır kullanılmaktadır. EKT, sıklıkla, ağır depresyon, mani ya da şizofreninin belirli tipleri için kullanılır. EKT genellikle, hastalar diğer tedavilere yanıt vermediğinde, diğer tedavi yöntemleri daha riskli ya da yan etkilerin kaldırılması zor olduğunda, hastanın daha önce EKT’ye iyi yanıt verdiği biliniyorsa veya psikiyatrik ve tıbbi nedenlerle hastanın hızlıca iyileşmesi gerekliyse uygulanır.
Bazı hastalar için EKT’nin tıbbi riskleri, uygulanabilecek diğer ilaç tedavilerinden daha azdır. Tipik olarak bunlar, bazı kalp hastalıkları gibi, ağır bedensel hastalıkları olan kişilerdir. İntihar eğilimi gibi hayatı tehdit eden ruhsal sorunlarda da, ilaçlardan daha hızlı etki gösterdiği için EKT tercih edilir. EKT uygulanan depresyon hastalarının %70-90’ında belirgin düzelme görülür, ki bu bilinen depresyon tedavilerinin en etkilisidir.
Klozapin, özellikle tedaviye dirençli durumlarda yüksek etkinlikle kullanılan bir atipik antipsikotik ilaçtır. Antipsikotik ilaç tedavisi gerektiren değişik rahatsızlıklarda kullanılabilmektedir. Tedaviye dirençli hastalarda tercih edilebildiği gibi, antipsikotik ilaçlara bağlı görülebilecek çeşitli yan etkilere (titreme, kasılma, yerinde duramama, istemsiz hareketler) hassas hastalarda da kullanılması uygun olabilir.
Her ilaç tedavisi gibi klozapin ile birlikte de çeşitli yan etkiler ortaya çıkabilir. Aşağıda sizin için önemli olabileceği düşünülen yan etkiler, sıklıklarına göre sıralanmıştır:
• Daha sık olarak: Sersemlik, uyku hali, dengesizlik, göz kararması (özellikle aniden ayağa kalkıldığında veya yataktan doğrulduğunda), kalbin daha hızlı atması, kabızlık, tükürükte artış̧, kilo alımı, ateş̧, baş ağrısı, ağız kuruluğu, gece terlemesi
• Daha seyrek: Uyku bozukluğu, bulantı, huzursuzluk, havale, idrar kaçırma, şaşkınlık, akyuvarlarda sayıca orta derecede azalma, döküntü veya alerjik reaksiyon, tansiyon yükselmesi, cinsel ilgi veya güçte değişme, agranülositoz (akyuvarların yapımının durması; bu durum kemik iliğini ve akyuvar oluşumunu etkileyen hayatı tehdit edebilecek bir durumdur; bu risk nedeniyle 6 ay boyunca haftalık, daha sonra aylık kan tetkikleri yapılmalıdır)
• Ender: ellerde titreme, karaciğer bozukluğu (testlerde bozulma, idrarda koyulaşma, iştahta azalma, bulantı, kusma, sarılık hali), kan şekerinde yükselme (iştah artışı, sık susama, idrar sıklığı, güçsüzlük), dilde kıvrılma hareketleri, ağız şapırdatma, kontrol edilemeyen çiğneme benzeri ağız hareketleri, burun akıntısı, güneşe hassasiyet, kas güçsüzlüğü ya da ağrılar, hırıldama veya öksürük.
• Çok ender: nöroleptik malin sendrom (tüm antipsikotik ilaçların kullanımına bağlı oluşabilecek ağır kasılma, ateş ve eşlik eden dahili problemlerle seyreden bir durumdur)
Sıklıkla karşılaşılan obsesyonlar arasında aşağıdakiler sayılabilir:
• Kir ve mikroplarla aşırı uğraşı
• Tekrarlayıcı emin olamama (örneğin ocağı kapatıp kapatmadığından emin olamama)
• Birine şiddet uygulama veya zarar verme düşünceleri
• Düzen ve simetri ile ilgili aşırı uğraş
• Kişisel dini inançların aksine tekrarlayıcı düşünceler
Kişi genel olarak bu tür girici, tekrar eden ve rahatsızlık verici düşüncelerin saçma olduğunu düşünse de bu bilgi düşüncelerin zihinden uzaklaştırılması için yeterli olmaz ve yoğun sıkıntı yaşanır.
Obsesyonların ortaya çıkarttığı bunaltının giderilmesine yönelik kompülsiyon davranışları için aşağıdaki örnekler verilebilir:
• Tekrarlayıcı ve çok sık bir şekilde el yıkama
• Tekrarlayıcı şekilde kontrol etme
• Bazı davranışları belli sayılarda tekrarlama
Obsesif kompülsif bozukluk girici, tekrar edici, engellenemeyen, çoğunlukla bireyin saçma bulduğu, rahatsız edici düşünceler (kirlenme, simetri, sayı sayma, kontrol etme, emin olamama) ve bu düşüncelerin neden olduğu bunaltıyı azaltmaya yönelik davranışlardan (kompülsiyon) oluşan bir bozukluktur.
Panik bozukluğunun tedavisinde ilaç tedavileri ve bilişsel davranışçı terapiler gibi psikolojik tedaviler yüksek etkinlikle kullanılmaktadır.
Panik bozukluğu kronik, tekrarlayıcı, beklenmedik anlarda ortaya çıkan, tehlike olmadan çok yoğun korku duygusu ve eşlik eden bedensel belirtiler ile karakterize bir bozukluktur.
Aşağıdakiler panik bozukluğunun en sık karşılaşılan belirtileridir. Her birey bu belirtileri farklı düzeyde yaşayabilir.
• Kalp çarpıntısı
• Terleme
• Titreme
• Nefes darlığı
• Boğulma hissi
• Bulantı veya karın ağrısı
• Baş dönmesi
• Kontrolü kaybetme hissi
• “Çıldırma” veya ölüm korkusu
• Üşüme veya sıcak basması
Panik bozukluk tipik olarak geç ergenlikte veya erken erişkinlikte başlamaktadır. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla sıklıkta ortaya çıkmaktadır. Bazı bireyler bu bozukluğun gelişimine kalıtımsal yatkınlık gösterebilirler.
Aşağıdaki etmenler değerlendirilerek doktorunuz tarafından tedavinizin nasıl yürütüleceğine karar verilir:
• Yaşınız, genel tıbbi durumunuz, geçmiş tıbbi öykünüz
• Hastalığın düzeyi
• Tedavilere uygunluğunuz ve toleransınız
• Tedavi ile ilgili beklentileriniz
Şizofreni özellikle sanrı ve varsanıların tedavisinde etkili olan antipsikotik (nöroleptik) ilaçlar kullanılır. Antipsikotiklerin yanısıra antidepresan, duygudurum düzenleyici, bunaltı azaltıcı ilaçlar da kullanılabilir.
Şizofreni hezeyanlar (sanrı), halüsinasyonlar (varsanı) ile birlikte sosyal içeçekilme, irade-istenç kaybı, duygulanımda sığlaşma (konuşma sırasında duygusal dışavurumun azalması), düşünce akışında bozukluk ve bilişsel alanda bozulma ile karakterize bir bozukluktur. Toplumda görülme sıklığı yaklaşık olarak %1 dolayındadır.