Akupunktur uygulamaları yaklaşık 3000 yıldır Orta Asya ve Çin bölgesinde uygulanmakta olan Geleneksel - Tamamlayıcı Tıp uygulamalarının en bilineni ve bilimsel olarak kanıtlanan ve sonrasında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından endikasyon alanları belirlenen ve Birleşik Devletler ve Avrupa başta olmak üzere Dünya da yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir.
Ameliyat sonrası ve kemoterapiye bağlı veya gebelik esnasındaki bulantı ve kusmalar, diş operasyonları sonrasındaki ağrı, ilaç ve nikotin bağımlılığı, stroke rehabilitasyonu, migren ve benzeri baş ağrıları, menstüel siklus ile ilgili tanımlanan ağrılar, fibromyalji, myofasiyal ağrılar, osteoartrit, bel ve boyun ağrıları, karpal tünel sendromu, astım ve benzeri kronik tıkayıcı solunum hastalıkları, aşırı iştah ve obesite durumlarında akupunkturun olumlu etkilerinin ilk defa bilimsel bir dergide yayınlandığı tarih 1998 yılıdır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) akupunktur uygulamaları için 40 farklı endikasyon belirlemiştir. Örneğin, iştah fazlalığı ve obesite tedavisinde endokrinoloji, psikiyatri, diyet poliklinikleriyle birlikte düzenlenecek komple tedavi programında akupunkturun da ciddi yeri vardır.
Ülkemizde de 1980’li yılların sonunda Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Akupunktur Üst Komisyonu kurulmuştur. 29 Mayıs 1991 tarihli ve 20885 sayılı Resmi Gazete de Akupunktur Tedavi Yönetmeliği yayınlanmıştır. Yönetmeliğin amacı ülkemizde akupunktur tedavisinin bilimsel yöntemlerle yapılmasının esas ve usullerini düzenlemektir. Anılan yönetmelik ve Akupunktur Üst Komisyonu, TC sınırları içerisinde kamu ve özel sektör hastanelerinde, poliklinik ve muayenehanelerde akupunktur eğitimi almış ve uygulama sertifikası olan hekimler ve diş hekimleri tarafından akupunktur tedavisi uygulanabileceğini hükme bağlamıştır.
11 yıl sonra 17 Eylül 2002’de 24879 sayılı Resmi Gazetede günümüzün gelişmelerine paralel olarak yeni bir yönetmelik yayınlanmıştır. Akupunktur Bilim Komisyonu kurulmuş ve Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlanmıştır. 2004 yılında da bir genelge yayınlanarak özel sağlık kuruluşlarında akupunktur uygulamalarının hangi şartlarda yapılabileceği düzenlenmiştir. Akupunktur Bilim Komisyonu ülkemizde akupunktur uygulanmasının standartlarını belirlemiştir. WHO tarafından belirlenen endikasyonlarda akupunktur uygulanabileceğine, diğer yandan kesin cerrahi tedavi endikasyonu konmuş hastalara, kanser ve infeksiyon hastalığı bulunan hastalara akupunktur uygulanamayacağına karar vermiştir.
Sağlık Bakanlığının 27 10 2014 tarihli bu konudaki son yönetmeliği ile Akupunktur başta olmak üzere Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamalarında bir bütün olarak hastalarımızın tamamlayıcı tıp uygulamalarından faydalanabilmeleri konusunda belirleyici detayları ortaya konulmuştur.
Akupunktur tedavisinde, tanımlanmış akupunktur noktalarının uyarılması esastır. Klasik olarak paslanmaz çelikten üretilmiş iğnelerle uyarılar verilir. Çok ince ve tek kullanımlık olan bu steril iğneler vücuda batırılırken hasta çok hafif bir ağrı duyabilir, fazla bir rahatsızlık hissetmez. Ardından iğneler birkaç dakikada bir sağa sola çevrilerek veya biraz batırılıp geri çekilerek uyarı verilir. Bu esnada hasta iğnenin olduğu bölgede gerginlik, şişkinlik, ağırlık şeklinde tarif edilen bir his algılar. Bu his istenilen bir etkidir, ancak tam olarak ağrı ya da yanma hissi değildir. İğneler batırıldıktan sonra etkiyi güçlendirmek amacıyla iğnelere elektriksel uyarı verilebilir. Bu şekilde elektroakupunktur uygulanmış olur.
Kulak akupunkturunda önce bir dedektör yardımı ile kulak noktaları belirlenir ve elektriksel uyarı verilir, ardından 1,5-2 mm’lik iğneler kulak kepçesine batırılarak tedavi uygulanabilir, buna aurikuloterapi adı verilir. Sadece iğne takılırken deriyi deldiği anda kişi biraz ağrı hissedebilir, kısa süre sonra bu ağrı kaybolur, birkaç saat sonra kişi kulağında iğne olduğunu bile unutur, yalnızca kulağına dokununca veya yanlışlıkla çarpınca, üzerine yatınca ağrı hissedebilir. Kulak iğneleri zaten üzerindeki flasterle birlikte kulakta tedavi süresince kalırcıdır banyo yapılabilir, havuza girilebilir, sakınca oluşturmaz. Fazlaca rahatsız eden bir iğne olursa erken dönemde çıkarılabilir. Özellikle Fransa-Almanya-Avusturya ekolünde aurikuloterapi ön plandadır.
İğneden çok korkan kişilere ve çocuklara lazer akupunktur uygulanabilir. Aynı akupunktur noktaları klasik yöntemle değil de 830nm dalga boyundaki kırmızı lazer ışığı ile her bir nokta 15-20 sn süreyle uyarılabilir. Klasik iğne akupunkturuna benzer şekilde etkili olduğuna dair bilimsel yayın ve çalışmalar literatürde mevcuttur.
Akupunktur ekollerine göre farklı vücut kısımlarına uygulanabilir. Vücut akupunkturu vücudumuzun her yerinde mevcut olan ve yerleri tanımlanmış olan akupunktur noktalarına uygulanmaktadır. Bu noktalar meridyen adı verilen kanallar üzerinde yerleşmişlerdir. Vücudumuzda 14 düzenli meridyen ve ayrıca ekstra meridyenler tanımlanmıştır. Belirlenen akupunktur noktaları 361 adettir, bunlara ilaveten ekstra noktalar diye adlandırılan özel noktalar da mevcuttur. Meridyenler boyunca bu geleneksel yöntemin tanımladığı hayat enerjisi olan qi dolaşır. Her bir noktanın özel adı vardır, etkili olduğu organ ya da sistemler tecrübelerle belirlenmiştir. Dolayısıyla hastanın durumuna göre faydalı olduğu tecrübelerle gösterilmiş olan noktalardan bir kombinasyon oluşturulur. Bazı noktalar sıklıkla kullanılır, bazıları ise birbirinin yerine geçen muadil nokta özelliğini taşır ve sırayla uygulanabilir. Ayrıca iğneleri ekol farklılıklarına göre batırmak da mümkündür. Örneğin Japon ekolü ve Avrupa da geliştirilen yöntemlerde iğneleri sadece deriye batırır, yalnızca 1-2 mm kadar deri içine girmesini yeterli bulur, ancak Çin ekolü iğnelerin daha derin dokulara kadar batırılmasını öngörür. Riskli olan noktalar belirtilir ve iğneleme tekniği duruma göre ayarlanır, bazı yerlerde derin batırmadan özellikle kaçınmak gereklidir. Komplikasyon riski bilinçli bir hekim uygulaması ile neredeyse hiç yoktur.
Akupunkturun çok geniş uygulama alanları vardır. Uzakdoğu kaynaklı makalelerde hem güncel uygulamada bulunan hem de deneysel amaçlı olarak çok farklı endikasyonlarda akupunktur tedavisiyle başarılı sonuçlar alındığını bildiren çalışma sonuçları yayınlanmıştır. Diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere batı dünyasında da çok çeşitli hastalık durumlarında akupunktur tedavisi ile klasik tedavi yöntemlerini karşılaştıran çalışmalar yapılmıştır. Dünya literatüründe bugüne kadar akupunkturun etkisini araştıran, olumlu ve olumsuz yönlerini vurgulayan 15000 i aşkın araştırma makalesi yayınlanmıştır.
Ülkemizde ve tüm dünyada Tıp camiasında akupunkturu hem destekleyen hem de şiddetle karşı çıkanlar vardır. Bazı tıp mensupları akupunkturun etkisinin sadece psikolojik olduğunu, organik bir etkisinin olmadığını iddia etmektedirler. Bu tezi destekleyen çeşitli araştırma makaleleri de dünya literatüründe yer almaktadır. Bazı kontrollü rastgele yapılan klinik çalışmalarda akupunkturun plasebo kadar etkinliğinin olduğu, daha fazlaca etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda elektroakupunkturun etkinliğini analiz etmek (bazı hastalarda niçin olumlu etkilerin ortaya çıkmadığını anlamak) için hastaların genotipleri bile incelenmiştir.
Diğer yandan klinik deneyimlerle akupunkturun çok çeşitli endikasyonlarda işe yaradığı, bazı hastalıkların çözümlenmesinde anlamlı katkı sağladığı belirlenmiştir. Dolayısıyla bu olumlu etkileri analiz etmek ve farklı merkezlerde aynı uygulamaları yapıp tekrarlanabilirliğini ortaya koymak için yoğun çaba sarf edilmektedir. Örneğin, akupunktur uyarılarının gonadotropin salgılatıcı hormon üretimini tetikleyen nörotransmitter maddeleri uyardığı, bu mekanizma ile menstrüel siklusu ve ovulasyonu kontrol ettiği düşünülmektedir. Benzer şekilde akupunkturun uterusa kan akımını arttırdığı endojen opioidlerin üretimini uyardığı, vücudun relaksasyonuna neden olduğu ve dolayısıyla infertilite tedavisinde başarı oranını anlamlı derecede yükselttiğine dair çalışma sonuçları yayınlanmıştır.
Buna ilaveten hayvan deneylerinde tamamen bilimsel standartlara uygun olarak araştırmalar yapılmakta ve çok uç konularda bile akupunktur uyarılarının ne tip elektrofizyolojik değişimlere yol açtığı irdelenmektedir. Hayvan deneylerinde elektroakupunkturun yeni damar oluşumunu uyarıcı etkisi, akupunktur noktalarının uyarılmasıyla analjezik etkinin nasıl ortaya çıktığı ve mekanizmaları gibi birbirinden çok farklı konular araştırılmaktadır.
Özellikle akupunktur ile yapılan araştırmaların kalitesini arttırmaya, batı standartlarında bilimsel kurallara uygun daha fazla araştırma yapılmasına ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir. Belirli hastalıklara sahip olan hastaların bir kısmına ilaç tedavisi verilmekte diğer kısmına ise akupunktur uygulanmakta, bir grup hastaya da sanal akupunktur uygulamaları yapılarak, elde edilen sonuçlar karşılaştırılmaktadır. Örneğin başağrısı, bel, sırt ağrısı, diz ağrısı, alerjik yakınmaları olan hastalarda bu tip araştırmalar yapılmıştır. Akupunkturun etkisi ilaçlarla elde edilen tedavi edici etkiye denk ve bazen daha pozitif sonuçlar olduğu belirlenmiştir.
Ülkemizde hem deneysel araştırma merkezlerinde hayvan deneyleriyle, hem de üniversite ve araştırma uygulama hastanelerinde, etik kurullardan onay alınarak ve hasta sağlığını da riske atmadan bilimsel kurallara uygun kontrollü çalışmalar yapılarak Akupunktur uygulamalarını geliştirmek ve yapmak amacıyla yurt dışındaki ileri tıp merkezleri örnek alınarak yapılanan Akupunktur Uygulama Birimimiz, hastalarımıza hizmet vermek üzere 1 Ekim 2014 tarihinde açılmıştır.