25-27 EKİM 2017 TARİHLERİ 6.ULUSLARARASI TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU (19/10/2017)
http://www.turksovyet.hacettepe.edu.tr/
İhtilal kavramı çağdaş tarih araştırmalarındaki yerini 17. yy.da İngiliz ihtilali ile alır. Karşı koyma, hoşnutsuzluk, siyasi ve toplumsal değişim gibi kavramlar Batıda kendisini, bin yıl boyunca dinî çerçevede ifade etmişti. Buna karşın Fransız İhtilali Batı tarihinde ilk defa dünyevi ve din dışı alanda bir devrim olma özelliğini taşıyordu. Fransız ihtilali temelde, 17. yüzyılın ortasından itibaren insanların birbirinden bir üstünlüğü ya da farkı olmadığı; herkesin aynı haklara sahip olduğu ilkesi benimsenme sürecine dayalıdır. Bu ilkeye artık sosyal adalet adı veriliyordu. Sürecin sonunda modern zamanlarda siyasal ve toplumsal bir düzenin tamamen ve şiddet yoluyla bertaraf edilmesinin ilk örneği yaşandı. Bu İhtilal modern tarihsel gelişmeler üzerinde üç aşamada etki bırakmıştı. Hürriyet ve eşitliği bireyin temel hakları olarak kabul edilmesi; bu kabulün siyasi eylemin hedefi hâline getirilmesi ve sonuç olarak da iktidarın değişmesi... Böylece bireysel haklar ön plana çıkmış, geleneksel toplumun kabul ve değerlerine karşı hareket meşru hâle gelmişti. Bu süreç temelde insanın kendi eylemlerinin faili olarak kabul edilmesi ve bireysel özgürleşmenin özünü oluşturmaktaydı. Fransız İhtilali yine bilinçli maksatla değil ama sonuç bakımından iktisadi verimlilik kavramını da insan ilişkilerinde yeni ve merkezi bir konuma taşıdı. Geleneksel üretim biçimlerinde pek gözükmeyen verimlilik sosyal ve ekonomik alanda ana hedef olmaya başladı. Fransız ve Sanayi devriminin devamında insan, birey ve iktisadi faaliyetleri ile devletin servet ve gücünün temelini oluşturan bireylerden meydana gelen bir grup olarak, iktidar ve nüfuz sahibi mevkilere yükseliyordu. Devletin esas vazifesi de bu faaliyetlerin kesintisiz ilerlemesini sağlamak için uygun olan bağımsızlık koşullarını yaratıp sürdürmekti.